YÜCEL VE TONGUÇ İLE İLGİLİ İKİ ANIM
1945 Yılında Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nden mezun olduk. Köyümüze ekonomik nedenlerden olacak kasım ayı içerisinde ancak ulaşabildik. Enstitüde köye dönmeyi beklediğimiz bu süre içinde üç arkadaş İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı TONGUÇ’u sınıfımıza davet ettik.Genel Müdür bir akşamüstü sınıfımıza çıkageldi.Köye ulaştığımızda karşılaşacağımız sıkıntıları anlatmaya başladık.Bütün söylediklerimizi dikkatle dinledi ve cevaben:
“Çocuklar siz köye at,araba,pulluk gibi araçlarla gideceksiniz.Bu sıkıntıları ömür boyu çekmeyeceksiniz. Siz bu geçim araçlarıyla onlara örnek olacaksınız.Biz ne kadar köylümüze modern araçlarla çiftçilik yapın dersek diyelim onlar yine saban,kağnı ve bunları taşıyan hayvanlardan vazgeçmeyeceklerdir.”dedi.
Genel Müdür’ümüzün dediğini köye götürdüğümüz araçların sonuçlarını gördükçe daha iyi anlamaya başladık. Üç aya kalmadan 2000 nüfuslu köyde at, araba ve pulluk sayısı gittikçe artmaya, sokaklar araba sesiyle çın çın çınlamaya başladı.Saban yerine köyde herkes pulluk kullanmaya başladı.İleriki yıllarda köy muhtarlığı arşivinde elime geçen evraktaki ifadeler bizim yaşadıklarımızın da bir belgesiydi.1934 yılında köy muhtarı Atatürk’e kadar şikayet edilmiş, Atatürk’te köye bir mülkiye müfettişi göndererek tahkikat başlatmıştı.Müfettiş yaptığı tahkikatın sonucunda köyün sosyal durumunu raporuna şöyle kaydetmişti:
”Cumhuriyet kurulduğundan beri köyde hiçbir ilerleme olmamıştır.Kullandıkları tarım araçları hala çok ilkeldir,kağnı,saban ve öküz…”
Yine Köy Enstitüsü’nde öğrenciyken eğitmen kursiyerlerinden İsa BAŞKAYA sıtma hastalığının ağır ateşine dayanamayıp hayatını kaybetmişti. Olayı duyan Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali YÜCEL eğitmenin toprağa verilişi sırasında hemen okula geldi.Okul bütün ağırlığıyla orada hazırdı.YÜCEL eğitmenin mezarı başında Köy Enstitülülere şu konuşmayı yaptı:
“Ademoğlu çocuklarım,İsa Başkaya’yı toprağa düşüren Malarya Tropika parazitini insandan insana taşıyan sivrisinek bataklık yerlerde yaşar. Köylere gideceksiniz. Sivrisineklerin yaşadığı bu bataklıkları köylüyle işbirliği yaparak kurutacaksınız. En verimli çağında aramızdan ayrılan İsa Başkaya gibi binlerce insanımızı bu felaket hastalıktan siz kurtaracaksınız dedi ve ekledi: Ferhat’ın Şirin adında bir sevdiği varmış.Aşılması mümkün olmayan dağın arkasında bir türlü sevdiğine kavuşamayan Ferhat sevdiğine ulaşmak için kazma ve kürekle dağı delmeye başlar.Oradan geçenler dağı niçin kazdığını sorarlar. Kanter içindeki Ferhat dağın arkasındaki sevdiğine kavuşmak için dağı deldiğini söyler.Ona bu dağı delmeye ömrünün yetmeyeceğini söylerler.Ferhat da: Benim idealim bu yolda ölmektir der.
Çocuklarım, bizim idealimizde O’nun yolunda ölmektir. O dediğim Türkiye Cumhuriyeti’dir” diyerek konuşmasını bitirdi.
Bu iki büyük insana ait iki anım yıllarca belleğimden hiç silinmedi.
Mehmet Ali KÜÇÜKKAYIKCI
Hasanoğlan Köy Enstitüsü 1945 Mezunu
*İzinsiz alıntı yapılamaz,kopyalanamaz,yayınlanamaz.