Köy Enstitülerini Araştırma ve Eğitimi Geliştirme Derneği

KAVEG

Halime Kocataş’a “Köy Enstitüsü ve Eğitime Adanmışlık Belgesi” / Seminer: Gülşah Eser “İsmail Hakkı Tonguç’un Eğitim Politikası”

“24 KASIM 2010 ÖĞETMENLER GÜNÜ” ETKİNLİĞİ hakkında üyemiz İ. Ü. İnkılap Tarihi Ens. Doktora Öğrencisi Gülşah Eser duygu ve düşüncelerini paylaşıyor:

Hep yakınılır, “Bize emek verenlerin değerlerini bilemedik” diye…Toplasan bir kucak dolusu sevgidir esirgenen. Kollarımızla sıkıca sarsak bu sevgiyi, karşımızdakine sunmadan uçacak kaçacak sanırız. Risk almayı bile istemez gönlümüz. Çoğu zaman zorlanırız dudaklarımızdan sevgi dolu kelimeler dökülürken, çekingen hissederiz kendimizi yahut yakıştıramayız kendimize. Şımartır mıyız acaba karşımızdakini?

Halime öğretmeni, bu sözcüklere sığdıramıyorum. Alışılmışın ne kadar da dışında. “Sevgi”yi topluyor kucağında, sonra kollarını sonsuza uzanacak gibi açarak mutluluk rüzgarıyla gönderiyor herkese. Dudaklarından hep şu sözcükler dökülüyor: Canım, yavrum, evladım…Ama şımarmıyor karşısındaki, kendini annesinden kocaman bir sevgi görmüş, küçücük bir çocuk gibi hissediyor. Hayata küsmüş gibi miskin olamıyor insan Halime öğretmenin yanında. Çünkü öyle bir canlılıkla dalgalanıyor ki sesi, insanın içinde uyuyan devi uyandırıyor. Kulak misafiri oluyorum kimi zaman toplantıya gelen konuklara: “Gerçekten seksen küsur yaşında mı?”, “Biz ölmüşüz de ağlayanımız yok”, “İnsan, Halime öğretmen gibi olmalı, hayata ne kadar da bağlı”…

KAVEG’in 24.11.2010 tarihinde, öğretmenler günü çerçevesinde düzenlediği program öncelikle İsmail Hakkı Tonguç’un Eğitim Politikası’na değinen bir seminere ardından Halime öğretmene ayrılmıştı geçmiş yıllardan öğrencilerinin, ona hazırladığı sürprizlerle. Bu programı düzenleyen ve bütün herşeyi en ince ayrıntısına kadar planlayan KAVEG Başkanı ve Marmara Üniversitesi Köy Enstitülerini Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Güler Yalçın, Halime öğretmeni toplantıya davet ederken ser verip sır vermemişti. Bir toplantı, içerisinde sürprizler, kimbilir Halime öğretmeni neler bekliyordu?

Toplantıya geldiğinde salonda öğrencilerini gördü. Sarıldı, kucakladı, öptü canım yavrum diyerek. Kısa bir sohbetten sonra, ön sıralarda yerini aldı ve semineri dinlemeye koyuldu. Tek bir sözcüğü kaçırmamacasına dinliyordu. Çünkü semineri veren bendim ve gözlerim ikide bir, beni çok büyük bir dikkatle dinleyen Halime öğretmene takılıyordu. Biraz ilerisinde Güler Hoca, öyledir ki konuşma başladığı an bütün görevlerini, sıfatlarını bir köşeye bırakır, sanki öğretmeninden yeni bir şeyler öğrenen bir öğrenci olur. Konuşma bittiğinde ise bilimselliğini giyer-kuşanır ve yol gösteren bir hoca olur. K.E. Merkezi Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Günay Atalayer de KAVEG-Araştırma Merkezi toplantılarımızda hep ön sıradadır. Çok dikkatli dinler, değerlendirir. Yüzüne her baktığınızda gülümseyen bir ifadesi vardır, daima ilgilidir.

Öğretmenler gününe özel bu toplantının belki de en güzel yönü Eğtim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç Dr. Kamile Hamiloğlu Hoca’nın eğitim fakültesinden son sınıf öğrencilerini getirmiş olmasıydı. Bir yanda yeni mezun olacak öğretmenler, bir yanda Türkiye’nin en ihtiyacı olduğu anda binlerce nitelikli öğrenci yetiştirmiş Köy Enstitülü öğretmenler…Yine ön sıralarda Rektör Yardımcısı Sayın Hamza Kandur onurlandırmıştı toplantıyı. Derken seminer bitti ve Halime öğretmenin eski öğrencilerinden biri aldı sözü. Öğretmenini anlattı. On yıllar önce çekilmiş fotoğraflarını gösterdi perdeden. Hepsinde bakımlı, şık Halime öğretmen ve hepsinde bir etkinlik düzenlemiş. Öğrencileriyle sosyal yaşamı bütünleştirmiş adeta. Fotoğrafları da izleyen Halime öğretmen mutluluktan neredeyse boğulacaktı. Öğrencileri çiçek sundu, Güler Yalçın ise aslında belki de hepimiz adına, Türkiye’mize verdiği emek adına plaket sundu Halime öğretmene. Şimdi Eğitim Fakültesi öğrencilerinin karşısında bambaşka bir model olarak şahlanıyordu Halime öğretmen ve onlara anlattı hayatından bir bir. Nasıl bir öğretmen olmak gerekir? onu anlattı. Olmayacaksanız böyle, hiç öğretmen olmayın dedi adeta. Öğrencilere baktım yüzlerinde şaşkınlık, mutluluk, inanılmazlık. Sanki daha önce hiç gerçek bir öğretmenle karşılaşmamışlardı. Alkışlarken avuçları mora çalacaktı neredeyse.

O gün herkes mutluydu. Bir şeyler öğrenmenin, bir şeyler duymanın ve bir şeyler yaşamanın etkisiyle. O gün herkes mutluydu bize emek verenlere bir nebze olsun biz de sevgi, ilgi verebildik diye. O gün herkes mutluydu, kuşaklar arası çatışmayı değil, uzlaşmayı, iletişimi gördü diye ve Prof. Dr. Güler Yalçın’a binlerce teşekkürler bu duyguları bize yaşattı diye.

Category: Genel