Prof. Dr. Güler Yalçın
Köy Enstitülerini Araştırma Ve Eğitimi Geliştirme Derneği Başkanı
23 Haziran 1960’da kaybettiğimiz Tonguç’un ilkelerinin günümüzde de yaşadığı dönemdeki canlılığını koruyor ve giderek güçleniyor olması, onun diğer eğitbilimcilerden ayrılan yanlarının olmasıdır. Tonguç, genç cumhuriyet döneminde çok iyi yetişmiş, köy kökenli, donanımlı bir öğretmendir. Düşüncelerini bire bire yaşama geçirir, güvene dayalı ilişkiler kurar.
Çalışıp değer yaratmayanları, demogogları, iş yapmayıp dışarıdan ahkam kesenleri, olduğundan farklı görünenleri, zorbaları sevmez. Sevgi doludur. Babacan, dirayetli, inançlı, disiplinli, çalışkan bir zihin işçisi ve uygulayıcısıdır.
Eğitim sorunlarını sosyo-ekonomik sorunlarla ilişkilendirerek ele almıştır. Köy ve köylüyü analitik bir yaklaşımla incelemiş, köy enstitüleri düşüncesini hayata geçirmiştir. Köy enstitüleri sistemi eğitimi, hayatın bütün yanlarıyla bütünsel ve planlı olarak ele alır. Bilime, araştırmaya, bilgiyi kullanıp hayatı kolaylaştırmak üzere değiştirip dönüştürmeye dayanır.
Deneme okulları olarak kurgulanmıştır. İlköğretim Genel Müdürlüğü’nden merkezi bir anlayışla yönetilmekle birlikte, enstitü müdürleri geniş yetkilerle donatılmıştır. Eğitbilimsel açıdan temel ilke demokrasi eğitimi ve kişiliğin özgürce gelişimidir. İş içinde eğitim, pragmatizm, natüralizm, ilerlemecilik gibi çağın önde giden eğitbilim akımlarının bir sentezi olduğu söylenilebilir. Devlete ekonomik yükü en az olacak şekilde kurgulanmıştır. Bugünün deyimi ile “örgün ve yaygın eğitim” dünün deyimiyle “ilk orta yüksek öğretim kurumları” ve “halk eğitimi” planlı olarak ülke çapında gerçekleştirilmiştir.
Tarihte kalan yanları bugünü anlamak, yeni projeler önermek ve uygulamak bakımından önemli olmakla birlikte; günümüzde üzerinde durulması gereken köy enstitüleri sisteminin temel ilkeleridir.
Tonguç’un deyimiyle “köyü canlandırmak” onun yaşadığı dönemde bir ütopya idi.
Tonguç ütopyasını şu sözleriyle anlatıyor. “KE sistemi ile 15-20 köyü kapsayan bölgede meslek edindiren yatılı veya yatısız bölge okulları açılacak, çevresinde fidanlık, deneme tarla ve bahçesi, revir, dispanser, kooperatif, işlik, sinema, kitaplık, tiyatro, spor ve oyun alanı gibi tesisler kurarak bir kültür merkezi yaratılacaktı.” Köy enstitüleri ileride kurulması planlanan Kültür Merkezleri’nin çekirdek kurumlarıydı. Uzun vadeli hedef ise, büyük bir düştü.. Ekonomik ve sosyal anlamda şehir ve köy farkını ortadan kaldırmak, demokratik bir ülke kurmak. Köy enstitüleri sistemi, bunun kırsal alanda oluşturulmuş, fakat yarım bıraktırılmış modelidir. Genç cumhuriyet köy enstitüleri kuruluş felsefesi temelinde kırsal alanda sosyal ve ekonomik açıdan yeniden örgütlenecek, “topyekün kalkınma” nın ivmesi, atılan bu ilk adımla kazanılacaktı.
Onu kaybettiğimiz bu haftada kullandığı terimle isimlendirdiğim ve ona adadığım kitabım “Canlandırılan Ütopya Köy Enstitüleri” çıkıyor. Diğer yandan İstanbul’da Suna İnan Kıraç Vakfı 23 Haziran 2012’ de Sayın Engin Tonguç’un konuşmacı olarak katılacağı “Tonguç’la Taş Taşımak” konulu bir panel; Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı Ankara’da bir anma toplantısı düzenledi. Ülkemizin her yanında çok sayıda sivil toplum kuruluşu, öğretmenlerimiz, veliler, araştırmacılar artık köy enstitülerini çok merak ediyor, anlamaya ve öğrenmeye, bilgilerini paylaşmaya çalışıyorlar. Umuyorum ki, ülkemizin eğitiminin 4+4 sistemi ile dini eğitime evrildiği bu süreçte, Tonguç’un ilkelerini yazdıklarımız ve yaptıklarımızla yeterince yaşatıyor ve üzerimize düşeni yerine getiriyoruz.